Ağız kanseri; genel olarak ağız tabanı, alt dudak ve dilde oluşan, mukoza kaynaklı gelişen bir kanser türü olarak bilinir. Alkol ve tütün kullanımı, güneş ışınları ve ailede kanser öyküsünün olması gibi etkenler ağız kanserini tetikleyici unsur olabilir. Belirtileri arasında ise ağız içerisinde geçmeyen yaralar, ağız kokusu, beyaz ya da kırmızı leke oluşumu, çiğneme güçlüğü ve kilo kaybı sayılabilir. Ağız kanseri teşhisi için biyopsi ve görüntüleme yöntemleri kullanılabilir. Ayrıca ağız kanserinde tedavi yöntemleri ise kemoterapi, radyoterapi ve cerrahi uygulamalar olabilir.
Ağız kanseri; genel olarak alt dudak olmak üzere ağzın içerisinde, tükürük bezlerinin arkasında ya da gırtlak bademciklerde oluşan kanserleri içine alır. Bu kanser türünün en sık görüldüğü bölgeler ise genel olarak dil ve ağız tabanıdır. Hemen hemen hepsi ağız, dil ve dudakları kaplayan mukozadan, çok katlı yassı epitelyum hücrelerinden kaynaklı oluşur. Ağız kanseri; boyun-baş bölgesinde sıklıkla rastlanan ve gırtlak kanseri ile benzer risk etmenlerine sahip olan çok ciddi bir kanser türüdür.
Kanserler; kulak-burun-boğaz ve baş-boyun cerrahlarının uzmanlık alanına girer. Erkek bireylerde kadınlara göre 2 kat daha fazla görülen ağız kanserinin erken dönemde fark edilmesi için düzenli şekilde diş muayenesinden geçmek son derece önemlidir.
Ağız kanseri, kanser hücresinin büyümeye başladığı hücre tipine bağlı olarak kategorize edilir. Ayrıca skuamöz hücreli karsinom, her 10 vakadan 9'unu oluşturan en yaygın ağız kanser türüdür. Daha az rastlanan ağız kanseri türleri ise şu şekildedir:
Diğer yandan ağız kanseri, baş ve boyun kanserleri çatısı altında yer alan bir kanser türüdür. Diğer boyun ve baş kanseri türleri şu şekilde sıralanabilir:
Benzer yaşam tarzına sahip olan insanlarda ağız kanserinin görülmesi ile diğerlerinde görülmemesine dair net bir bilimsel açıklama yoktur. Ancak iyi bilinen en önemli detay bu kanser türünün bulaşıcı olmadığıdır. Yani bir insan ağız kanseri olduğunda bunu başka bir insana bulaştırmaz. Ancak yapılan çalışmalar bazı etkenlerin kanser oluşumu konusunda etkili olduğunu gösterir. Ağız kanserinde risk faktörleri şu şekilde sıralanabilir:
Alkol: Alkol içen kişilerin içmeyenlere göre daha sık ağız kanseri olduğu bilinir. Bu durumda risk, alkol alımın çoğunluğuna göre artar,
Tütün: Hemen hemen tüm ağız kanseri nedenlerinin başında tütün gelir. Uzun süreli ve yoğun şekilde tütün ve tütün kullanıldığında risk yükselir. Ağız kanseri olma ihtimali özellikle alkol alışkanlığı olan tiryakilerde artış gösterir. Ağız kanserlerinin %90'ı tütün kullananlarda ortaya çıkar,
Güneş ışınları: Her cilt kanserinde olduğu gibi dudak kanserlerinde de güneş ışınları büyük bir etkiye sahiptir. Özellikle sigara tiryakilerinde bu durumun önemi daha fazladır,
Ailede kanser öyküsünün olması: Bir ailede kanser öyküsünün olması, kötü yaşam koşulları kötü beslenme ve sağlık sorunlarının varlığı bu risk durumunun artmasına neden olur. Daha öncesinde baş-boyun kanseri tedavisi gören ve sigara tüketmeye devam eden kişilerde ağız kanseri riski çok daha yüksektir. Ayrıca ağızda kırık, keskin kenarları olan protez ya da dişlerin oluşturduğu kronik yaraların varlığı durumunda ağız kanseri olma ihtimali artış gösterir.
Ağız kanserine neden olabilecek durumlar tütün, HPV virüsü ve alkol kullanımı, güneş ışığına yoğun olarak maruz kalmak, kötü beslenme düzeni, ağız hijyenine dikkat edilmemesi, bağışıklık sistemi sorunları, yaş ve ailede ağız kanseri öyküsü bulunması gibi durumlar olarak sıralanabilir.
Ağız içerisinde, dudakta kırmızı, beyaz leke ve yaralar olarak ortaya çıkar. Bu beyaz lekelenmeler lökoplaki olarak da isimlendirilebilir ve habis dönüşüm gösterme olasılığı olan lezyonlardır. Kırmızı lekelenme durumu ise eritroplaki olarak isimlendirilir ve kansere dönüşme ihtimali daha yüksektir. Söz konusu olan bu lekelenmelerin kırmızı-beyaz karışık olduğu durumlarda ise eritrolökoplaki ismi verilir. Ağız kanseri belirtileri şu şekilde ifade edilebilir:
Ağız kanseri belirtilerinin herhangi birinin 2 haftadan uzun sürmesi durumunda en kısa süre içerisinde bir doktora başvurmak son derece önemlidir.
Her kanser türünde olduğu gibi dudak ve ağız için kanserinde de erken tanı hayati bir öneme sahiptir. Kanserin erken evrede fark edilmesi için düzenli olarak doktor ve diş hekimi muayenesi yaptırmakta fayda vardır. Muayene sırasında doktor; dil, yanak, ağız içi, diş eti ya da ağız tabanı ve dudaklarda herhangi bir şişlik ya da yara fark ederse biyopsi yapmak isteyecektir. Genel ya da lokal anestezi altında alınacak olan bu doku parçası; mikroskop altında incelemeye tabi tutulur ve bu durumun bir kanser hücresi olup olmadığına bakılır.
Eğer biyopsi sonucunda bir kanser hücresi tespit edilirse, tümörün yaygınlığı ve başka organlara yayılmış olma ihtimaline karşı hastalığı evrelendirme yapılır. Bunun için ise yeni tetkiklerin yapılması gerekir. Bir tedavi planı yapabilmek için bilgisayarlı tomografi, direkt grafiler ve magnetik rezonans görüntüleme gibi radyolojik tetkikler gerekir. Ağız boşluğunda kanser durumunun teşhis edilmesi durumunda %90 oranında iyileşme sağlanabilir.
İlaçlı bir kanser tedavisi olarak nitelendirilen kemoterapide, bu kanser hücrelerinin çoğalmasının önüne geçen ilaçlar kullanılır. Bazı durumlarda cerrahi ve radyoterapi ile beraber uygulandığı görülür. Kemoterapide aktif olarak kullanılan ilaçların farklı yan etkileri vardır. Böbrek ve karaciğer üzerinde geçici bile olsa olumsuz etkileri olabilir. Bu yüzden kemoterapi, böbrek ve karaciğer fonksiyonları bozuk olmayan hastalar üzerinde kullanılmaya çalışılır.
Bu tedavi türünün bir başka yan etki ise hastanın saçlarının dökülmesidir. Ancak bu durum geçici olduğundan, saçlar tedavi sonrasında kısa süre içerisinde yeniden çıkar. Ayrıca bulantı ve kusmalarda ağız kanseri tedavisinde uygulanan kemoterapinin dikkat çeken bir yan etkisidir. Bu yan etkilere halsizlik ve iştahsızlık gibi hayat kalitesini düşüren durumlarda eşlik edebilir. Kemoterapi ilaçları bağışıklık sistemini geçici olarak zayıfladığında, hasta bu süreç içerisinde enfeksiyonlara açık hale gelir. Bu yüzden son derece dikkatli şekilde kullanılması gereken bir tedavi türü olarak tanımlanır.
Ağız kanseri tedavisi süreci, hastanın genel sağlık durumu kanserin başladığı yere ve evresine bağlı şekilde değişiklik gösterir. Ağız kanseri için en yaygın şekilde olan cerrahi prosedür, tümör ve çevresinde yer alan bazı sağlıklı dokunun çıkarılmasını içine alır. Bu kanser hücrelerinin lenf düğümlerine yayılması halinde cerrah, kanserin vücudun diğer bölgelerine yayılmasının önüne geçmek için bunları çıkarır.
Ağız kanseri söz konusu olduğunda doğru tedavi süreci yönetmek ve nitelikli hizmet veren bir diş kliniği seçimi yapmak son derece önemlidir. Bunun için ilk olarak kalite odaklı hizmet veren bir diş kliniğinde detaylı ağız ve diş kontrolü yapılması gerekir. Dentaliva; söz konusu ağız ve diş sağlığı, ağız kanseri gibi risk faktörleri olduğunda nitelikli diş hekimleri ile güven ortamında rutin kontrolleri gerçekleştirir ve gereken tedavi sürecini en kısa süre içerisinde hayata geçirir. Uzun süredir ağız ve diş sağlığı konusunda nitelikli çalışmalara imza atan Dentaliva farkını deneyimlemek için hemen sizde web sitemizi ziyaret edebilir ve alanında uzman ekibimizle iletişime geçebilirsiniz. Dentaliva; sağlıklı dişlere sahip olmak için ziyaret edebileceğiniz en doğru adres olmaya devam ediyor.